Ömer Yiğit yarın 5 aylık olacak. Biraz önce uyuttum. Şimdi saat 21:00. Siz okuduğunuzda farklı bir zaman diliminde olabilirsiniz.Belki aylar geçebilir. (10 gün sonra yayınladım)Zihnim çok yorgun. Neyi nerden yazsam karar veremiyorum. Öncelikle hamilelik hakkında aklımda kalanlar, sonra doğum süreci daha sonra da doğum sonrasından bahsetmek istiyorum. Tabi sizleri sıkmazsam. İnsanın gündeminde ne varsa ondan bahsetmek istiyor. Nakışdı, çeyizdi derken bu günlere geldik. Ve biliyorum ki merak içindesiniz. Yani ben öyle umuyorum.
Nerde kalmıştık? Evet hamilelik.... 5. haftada hamile olduğumu öğrendim. Daha doğrusu henüz bir ihtimaldi. Bu haftalarda kese henüz oluşmuyor. Kan değerlerinde beta hcg denilen değer yükseliyor yalnızca. Daha sonraki haftalarda gebelik oluşmuşsa kese oluşuyor ve sonra kalp atışı duyuluyor. Yanlış hatırlamıyorsam 7. haftada gebeliğim kesinleşti. Biraz daha ilerlemeden eşim dışında kimseyle paylaşmak istemedim.10. haftada ailemle paylaştım. Bulantım olmuyor diye ne çok sevinmiştim o haftalar. 8. hafta bulantılarla birlikte geldi. Sabahları en yoğun halini yaşıyordum ve gün içerisinde de bulantı devam ediyordu. Sabahları genellikle öğüre öğüre kusuyordum.
Çoğu yiyeceğe tahammül edemez olmuştum. İsmi bile midemi bulandırıyordu. Yumurta ve et bunların başındaydı. Bayıldığım patates kızarmasını, kahvaltımın vazgeçilmezi kızarmış ekmeğe sürülmüş terayağı ve balı, soğanı,sarımsağı, domatesi,menemeni, susamlı simidi, mayalı poğaçaları hamileliğim boyuna neredeyse hiç yiyemedim.Kahvaltım kuru ekmek peynir zeytinden ibaretti. Süt bile içemedim. Neyse ki yoğurtlu çorbaları içebiliyordum. Bulantılarım geçtikten sonra neden yiyemediğimden biraz sonra bahsedeceğim.
Limon... Bulantılarıma en iyi gelen seydi. Karnım acıkınca bile limonu sıkıp, sulandırıp içiyordum. Günüm mandalina, portakal ve mürdüm eriği yemekle geçiyordu. Tabi ki mideme yapabileceğim en kötü şeyi yapmıştım. Gastritimi artırmıştım. Bulantılarım geçtikten sonra mide yanmalarım başladı bu sefer. Ne yersem bana mide yanması olarak dönüş yapıyordu. Gaviskonu kesfettim. Bir nebze iyi gelmişti. Sonraları ondan da soğudum. İçindeki nane , naneli seylerden tiksindirmişti beni. Çok şey denedim faydasızdı. Yemek sonrasında bolca su içmek ve sakız çiğnemek mide yanmalarıma iyi geldiğini keşfettim.
Kokular... Ev kokuyordu, lavobadaki sabun, diş macunları, eşimim tıraş kolonyası ve daha bir sürü şey...
Bir de 8. haftada başlayan yemek yedikten sonra ağızda kalan kötü bir tat benimle 6. aya kadar beraberdi. Ne yersem yiyim o tat peşimi bırakmadı. Bazıları metalik tat olarak anlatıyor ama iğrenç bir şeydi. Allah kimsenin ağzının tadını bozmasın...
Hamileliğin 2. trimestrı olan 3. ve 6. ayları arası balayı ayı olarak geçiyor. Gerçekten de öyle. Son aylar biraz daha zorluyor. Bu yüzden bu aylarda hazırlıklarınızı hızlı bir şekilde yapın. Ben neredeyse gereksiz hiçbir şey almadım. Zaten 3 tane minik erkek yeğenim olunca pek bir şey almama gerek de kalmamıştı.
Cinsiyet.. Nedendir bilmem çok merak etmedim. Hatta 20. hafta oldu öğrenmemiştim. Artık çevre baskısına dayanamayınca gittim.. Erkekti. Allah nasip ederse oğlum olacaktı. Oğlum... Tanıdık ama çok yabancı bir kelimeydi benim için. Hatta telaffuzunu bile zor yapıyordum kendime. İşte o sıralardı hareketlerini hissettim zamanlar(20. hafta civarı) Bir de aynı noktadan gelen ard arda hissettiğim aynı nabız gibi atımlar vardı. Başlarda kendi nabzım sanmıştım. Meğer bizim pıtpıtın hıçkırıklarıymış. Hıçkırık bebek için iyi birseymiş. Nefes egzersizleri yaparken amniyotik sıvı yuttugundan dolayı olurmuş ve akciğer gelişimi için oldukça faydalıymış.
İlk gebelikte insan vücudunu başta biraz garipsiyor. Hızlı bir şekilde çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe atlıyorsun. Bir gün aynada büyüyen karnıma bakarken kendimi garipsedim, hormonlardan mı nedir ağlamaklı oldum. Bedenim değişmişti. Bedenim iki kişilikti. Tabi sonraları fazlasıyla benimsedim.
5. ayda biraz belirginleşmeye başlamıştı karnım. bu süreçte belki 3 kilo aldım ya da almadım. Tam hatırlayamıyorum. Bu aylar inanılmaz kuyruk sokumunda ağrı yaşadım. Oturup kalkmama fazlaca engel oluyordu. Bu ağrının normal doğumu kolaylaştırdığını okumuştum ama ne kadar gerçek orasını bilemiyorum.Şimdiye kadar eski kıyafetlerimi giymeye devam ettim, yalnız artık pantolonlarım sıkmaya başlamıştı. 2 hamile pantolonu aldım. Geniş tuniklerimi giymeye devam ettim.
Hııı. Unutmadan 12. haftada yapılan ikili testteki free beta hcg sonucu genel olarak cinsiyet hakkında bilgi veriyor. 50 nin altı erkek, 50 nin üstündeki değerler kız. Tabi her zaman doğru olmasa da nerdeyse sorduğum herkeste tutmuştu.
6. aya kadar şekerli şeyleri yiyemedim. Sonrasında tatlı dedi mi kendimi kontrol etmekte zorlandım.. Gebeliğim boyunca toplam dikkat ettiğim halde 14 kilo aldım.53 ile hamile kaldım. Doğuma 67 kilo ile girdim.
24 haftalık olana kadar aktif çalıştım. Biraz son haftalar biraz zorladı doğrusu. Çünkü kas ağrılarım da başlamıştı. Çalıştığım iş hem güç ve efor gerektiriyordu. Krampalarla başım derde girince magnezyum kullanmaya başladım. Bir de her gün sade maden suyu iyi geliyordu. Daha sonraları pasif olarak çalıştım. 32. haftada çalışabilir raporu aldım. 37. haftaya kadar çalıştım.37. haftadan sonra doğum iznine çıktım. Bu arada çalıştığım nerdeyse her gün otobüsle gidip geldim. Yaklaşık günlük 2.5-3 saatim yolda geçiyordu. Beni fazlasıyla yoruyordu ama yürüyüş yapmak için bir durak önce inip yürüyodum.
Allah'ım son haftalar. Yatakta sağdan sola dönememeler, uyuyamama ve sürekli mesanede doluluk hissi. Lavoba meskenim olmuştu. Bir nevi doğacak bebeğe hazırlık. Uykusuz gecelere hazırlık. Uyuyabildiğim dakika var mıydı hatırlamıyorum. Gece her kalktığımda ayaklarımın üzerine basamıyordum. Nasıl canım yanıyordu. Allahım diyodum bir an önce doğsun, bi yandan da yok yok daha hazırlığım bitmedi biraz daha dursun . Son zamanlar tuzlu yemememe rağmen hafif ödemim oldu. Cildimde herhangi bir lekelenme filan olmadı. Hatta güzelleşti. Saçlarım hiç dökülmedi.
Çatlaklar... Çatlakların genetik olduğunu düşünürüm hep. Pahalı krem kullananlarda bile oluyor. Annemin de vardı ve bence benim de olacaktı. Başlarda bir iki kez bebe yağı kullandım sonra huylandım bir daha bir şey sürmedim. İçteki çatlaklara ne gibi bir faydası olabilirdi ki kremin. Tabi gerilen karna iyi geliyor o bir gerçek. 38 haftalık gebelik sürecimde karnımda hiç çatlağım olmadı benim. Bunu bol su içmeme ve karın bölgemden aşırı kilo almama bağlıyorum. Ama bacaklarımda ince ince çatlaklarım oldu.Onu da bölgesel kilo aldığımdan olsa gerek.
Hamilelik sürecimde bol bol Yusuf ve Meryem suresi dinledim. Olabildiğinde namazlarımı kılmaya çalıştım, son haftalarımda dahi ayakta kıldım. 36.cı haftadan sonra bol bol hurma yedim. Hurmada bulunan oksitosin hormonu doğumun kolaylaşmasına yardımcı oluyormuş. Hatta Meryem suresinde de geçiyor.
Hamilelikte bebeğe en çok muz, yumurta ve kaşar peyniri kilo aldırıyormuş. Yumurtayı pek yiyebildiğim söylenemez. Ceviz, antep fıstığı,badem beyin gelişimi için oldukça faydalıymış. İncir, kayısı da kabızlığa iyi geliyor. Bu arada gebelik öncesinde folik asit kullanımı bebeğin kas iskelet sisteminin gelişimi için çok önemli. Gebelik planlıyorsanız mutlaka kullanın. Eskiden annelerimiz kullandı mı demeyin. Eskiden bebek ölümleri çok fazlaymış. Şimdi çok daha az. Vitaminlerinizi benim gibi aksatmayın mesela doğum sonrasında unutkanlık ve bolca halsizlik çekersiniz. Doktorunuza güvenin verdiği ilaçları kullanın, rahatsızlınız varsa sormaktan çekinmeyin.
Normal doğumdan inanılmaz korkuyodum. Daha önce bir sürü canlı olarak doğum izlemiştim. Bence çok bilmemek, çok araştırmamak gerekiyor. Kendimi normal doğum için hiç şartlandırmadım. İki ihtimale de hazırdım. Bir gün arkadaşımla konuşurken ''olumsuz şeyler söyleme kendine, olumlu şeyler söyle ki kendini inandır'' dedi. Gerçekten öyleydi. Son aylar inanılmaz bir rahatlık geldi. Normal doğum fikrine alıştırdım kendimi. Ağrısız doğumla ilgili birçok şey okudum. Zor bir hamilelik geçirdim ama hiç evham yapmadım. Akasya Asıltürkmen'in videolarını izledim bol bol. Çokça eğlenceli ve hamilelik ve doğumla ilgili gereksiz olan şeylere karşıydı.Bunları güzel bir dille anlatıyordu. Aynı benim düşünce tarzımdaydı.
Hastane çantası. Bebeğimin tüm kıyafetlerini yıkayıp ütülemiştim. Ama 37. hafta olmuştu daha hastane çantası hazırlamamıştım. 37+2 deydim. Arkadaşıma güne gidiceğm. Belime bir ağrı girdi. Allah'ım dedim doğurucam galiba. Gün sonrası koştur koştur eve hastane çantası hazırlamaya gittim. Alelacele çantayı hazırladım. Tamam dedim hazırım. Siz her ihtimale karşı çantanızı önceden hazırlayın emi.
Gebeliğim boyunca devlet hastanesine gittim. Özel bir doktorum yoktu. Çoğu şeyi biliyordum, bilmediklerimi de araştırıp öğreniyordum. Beklentinizi yüksek tutmadığınız sürece devlet hastanelerinin verdiği hizmet güzel. Tabi bolca vaktiniz sıra beklemekle geçebilir. Hatta orda oturken yeni arkadaşlar bile edinebilirsiniz.
Hamilelik sürecim hakkındaki hatırladıklarım bu kadar. Aslında 9 aylık süreç yaz yaz bitmez. Özetle böyle. Doğum sonrasında sanki bunları hiç yaşamamışsın, her şey bir rüyaymış gibi gelebiliyor. Doğrusu ben hamilelik sürecini pek sevemedim. Çok zordu. Rabbim sabretmeyi fazlasıyla öğretti bana. Çokça şükür. En çok özlediğim şeylerse koca göbeğim ve poğaça yanaklarım. Allah dileyen herkese güzel bir gebelik, hayırlı ve sağlıklı bir evlat nasip etsin. Sırada doğum serüvenim olacak. Hoşçakalın.
Bizler aslında bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya geliyoruz. Ne mala mülke, ne de çocuğa... Özellikle çocuğumuzun bize ikram ediliş şekli ve aşamaları tamamen şahit olunması gereken mucizevî bir süreç. Siz de okuduğunuzda yaratılışın her bir anında, farklı bir esmânın tecelliyatını fark edeceksiniz. (Ayşegül Akakuş Akgün)
♥♥♥
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
'Adsız'(anonim) olarak artık yorum yapabilirsiniz. Bu özellikle,beni takip edebilirsiniz. Yorumlarınız için teşekkürler ♥